7 Şubat 2012 Salı

Patanili Mucahid Komutanla Röportaj

Budist Tayland Ordusu’na karşı özgürlük mücadelesi veren Patanili Müslümanların Ünlü Mucahid Komutanı Hacı Ruslan ilk kez bir Türk Gazeteciye konuştu.



Patanili   Mucahid   Komutanla  Röportaj

09/09/2009



Tayland Ordusu’nun işgali altında olan Patani’de de Müslümanlar tıpkı Filistin, Afganistan, Irak ve Çeçenistan’da olduğu özgürlüklerini elde etmek için yıllardır mücadele veriyorlar. Tayland Yönetimi Patani’de Silahlı Müslüman Savaşçılar tarafından yürütülen direnişin dünya kamuoyuna mal olmaması için büyük bir çaba harcıyor ve gazetecilere çeşitli kısıtlamalar getiriyor. Patani’de kaldığım bir haftanın sonunda yoğun çabalarım sonuç verdi ve Patani’deki direnişin bir numaralı ismi olan Kumandan Ruslan ile görüşme fırsatı yakaladım. Kendi ifadesiyle 17 yaşından beri Tayland Ordusu’na karşı savaşan Kumandan Ruslan, Tayland Yönetimi’nin en çok aradığı isim olarak da biliniyor. Patani’de gerçekleştirilen silahlı eylemlerin tamamına yakınından Kumandan Ruslan’ı sorumlu tutan Tayland Ordusu, Kumandan Ruslan’ı ele geçirebilmek için binlerce askerden oluşan grupların eşliğinde dönem dönem köylere askeri operasyonlar düzenliyor. Uçsuz bucaksız Patani Ormanlarında yağmurlu bir günde görüşme imkânı bulduğum Kumandan Ruslan, Patani’deki direnişle ilgili bilinmeyenleri anlattı. İlgiyle okuyacağınızı tahmin ediyorum.





-Tayland Ordusu’na karşı uzun zamandır silahlı mücadele veriyorsunuz. Niçin böyle bir yola başvurdunuz?



Bu sorunuzun cevabı tarihte yatmaktadır. Patani bir zamanlar Müslüman Liderler tarafından yönetilen bağımsız bir İslam Devletiydi. Tayland Krallığı sömürgeci devlet İngiltere’nin de yardımıyla topraklarımızı işgal etti. Bu işgalle birlikte özgürlüğümüz elimizden alındı ve Patani Halkının kimliğinin temelini oluşturan İslam’a karşı savaş açıldı. Halkımıza önderlik yapan bir çok İslam Âlimi Tayland Askerleri tarafından tutuklandı. Bu alimlerden bazıları da tıpkı Önderimiz Hacı Slong gibi katledildi. Tayland Krallığı Patani’deki İslam Kültürünü yok etmek ve Patanili Müslümanları Budistleştirmek istiyor. Tarihi düşmanımız olan Tayland Krallığı bu amacını gerçekleştirebilmek için binlerce Budist Aileyi farklı yerlerden getirip Patani’ye yerleştirdi. Bizler Patani Halkı olarak dinimizi ve topraklarımızı korumak için Allah’a söz verdik ve topraklarımızı gasp edenlere karşı cihat başlattık. Dedelerimiz bu uğurda şehit oldular; biz de onların yolunu sürdürüyoruz. Taylandlılar tarafından yıkılan Patani İslam Devleti’ni yeniden kurmak ve binlerce yıldır vatanımız olan Patani’de özgür bir şekilde yaşamak için mücadele ediyoruz. Özgürlüğümüzü ve topraklarımızı geri alana kadar direnmeye devam edeceğiz ve toprağı işgal altında olan her Müslüman’a farz-ı ayın olan cihad vazifesini yerine getireceğiz.



-Tayland Ordusu’na karşı savaşırken nasıl bir strateji izliyorsunuz ve hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?



Vur-kaç taktiği olarak bilinen gerilla yöntemini uyguluyoruz ve Taylandlı Askerlere her yerde ve her fırsatta saldırmaya çalışıyoruz. Bu saldırılar 5-6 kişiden oluşan küçük gruplarımız tarafından gerçekleştiriliyor. İşgalci Budist Askerler tarafından Patani’ye kurulan askeri karargâhlar, polis merkezleri ve askeri kontrol noktaları öncelikli hedeflerimiz arasında bulunuyor.





Patanili   Mucahid   Komutanla  Röportaj



“SİVİLLERİN ÖLDÜRÜLMESİNE KARŞIYIZ”



-Tayland Yönetimi Patanili Direnişçilerin Budist sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirdiğini iddia ediyor. Bu iddia hakkında neler söyleyeceksiniz?



Kadın ve çocukların dışında şehrini, evini terk edip Patani’ye gelen hiçbir Budist sivil değildir. Tıpkı farklı ülkelerden Filistin’e gelip İsrail Devleti’ni kuran Yahudiler gibi. Tayland Hükümeti topraklarımızı Budistleştirmek için farklı bölgelerden getirdiği Budist Aileleri Patani’ye yerleştiriyor ve bu aileleri Müslümanlara karşı silahlandırıyor. Patani’ye yerleşen Budistlerin, Tayland Askerlerinden tek farklı yönleri askeri kıyafetlerinin olmaması. Asıl sivilleri öldürenler Tayland Ordusu’na bağlı işgalci askerlerdir. Taylandlı Askerler daha 3 hafta önce Narativa’da iki eli tutmayan özürlü bir genci sokak ortasında öldürdüler. Bu özürlü gencin suçu neydi? Biz kim gerçekleştirirse gerçekleştirsin İslam’a uymayan her türlü eylemi kınıyoruz. 6 ay önce Patani’de bir ilk okulun önünde öğrencilerin ders vakti sırasında okulun önünde devriye gezen Taylandlı Askerlere yönelik bir saldırı oldu. Saldırı da hiçbir Budist öğrenci zarar görmemesine rağmen biz bu saldırıyı kınadığımızı ve doğru bulmadığımızı açıkladık. İslam hangi dinden olurlarsa olsunlar savaş esnasında sivillerin öldürülmesini yasaklıyor. Biz de bu konuda İslam’ın emirlerine sıkı sıkıya bağlıyız.



-Bize kendi içinizde uyguladığınız sisteminizden bahseder misiniz? Mesela direnişçileri askeri operasyonlara nasıl hazırlıyorsunuz?



Bir mücahid askeri operasyonlara katılmadan önce eğitmenlerimiz tarafından 24 aylık bir eğitime tabi tutuluyor. Bu eğitimler her biri 6 ay sürmek üzere “anaokulu, ilkokul, lise ve üniversite” diye bölümlere ayrılıyor. Anaokulu dediğimiz bölümde mücahid olma adaylarına temel İslami bilgiler, Patani Tarihi ve niçin cihad etmemiz gerektiği üzerine bilgiler veriliyor. “İlkokul” diye isimlendirdiğimiz bölümde İslam’a göre savaş hukuku derslerini gören mücahid adayları lisede silah ve patlayıcı eğitimi almaya başlıyorlar. Üniversite evresinde ise hem fiziksel hem de zihinsel olarak cihada katılacak hale gelen bu adaylar 4 gün süren imtihanların ardından başarılı oldukları takdirde savaşmak için mücahidlerin saflarına katılmaya hak kazanıyorlar.





Patanili   Mucahid   Komutanla  Röportaj



“MÜCAHİD DİNDAR, ZEKİ VE DİRENÇLİ OLMALI”



-Direnişçileri kimler arasından ve nasıl seçiyorsunuz?



Her bölgede, her şehirde hatta her köydesorumlularımız var. Bu sorumlularımız bize mücahid olabilecek kişileri tavsiye ediyorlar ve biz de onları belli bir aşamadan sonra eğitime tabi tutmaya başlıyoruz. Mücahid adaylarını genelde çevrelerinde dürüst olarak bilinen dindar, zeki ve vücut olarak dirençli gençlerden seçiyoruz.



-Patani’deki direnişe yakın olan bazı siyasiler Tayland Yönetimi ile Patani üzerine görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmeler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?



Bizler Allah’ın rızasını elde etmek ve cenneti kazanmak için cihad ediyoruz. Cihad sadece cephede savaşmak değildir. Cihad bir çok alanı kapsayan genel bir ibadettir. Bir Müslüman insanlara İslam’ı anlatarak diliyle cihad edebilir, bir başka Müslüman da kalemini cihad için bir araç olarak kullanabilir. Burada önemli olan ihlaslı olmak ve Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmaktır. Biz işgalci Budist askerlerle göğüs göğse çarpışarak cihadın en üstün olanlarından birini yerine getiriyoruz. Bazı kardeşlerimiz de siyasi alanda cihad ediyorlar ve bizim taleplerimizi Tayland Yönetimi’ne iletiyorlar. Bazı kırmızı çizgilerimiz var; bu çizgiler aşılmadığı sürece Tayland Yönetimi ile bazı konular üzerinde görüşme yapılmasına karşı değiliz. Bu görüşmelere bazı dönemler Malezya, bazı dönemler de Endonezya aracılık yapıyor. Ben kişisel olarak bu görüşmelerden hiçbir zaman olumlu bir sonuç alamayacağımızı düşünüyorum. Bizi zafere ulaştıracak olan tek yol cihaddır. Fakat siyasi alanı da boş bırakamayız. Budist Tayland Yönetimi ile direk görüşülmesine de ilke olarak karşıyız.



-Bu görüşmelerde Tayland Yönetimi’nden sizin adınıza neler talep ediliyor?



15 senedir Tayland Hapishanelerinde tutulan 4 komutanımız var. Komutanlarımızdan biri ağır hasta. Biz bu komutanlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz.



-Tayland Yönetimi bunun karşılığında sizden ne istiyor?

Silahlarımızı bırakmamızı ve askeri hedeflere yönelik gerçekleştirdiğimiz eylemlerimize son vermemizi istiyor. Tayland Yönetimi’nin bu isteğini asla kabul etmeyeceğiz. Çünkü son işgalci Patani’yi terk edene kadar silahlarımızı bırakmayacağız. İşgalci Budistlere karşı Peygamber Efendimiz’den ve dedelerimizden bize miras olarak kalan kutsal cihadı sürdüreceğiz.



-Tayland Ordusu’na karşı savaşmak için silahları nasıl elde ediyorsunuz? Size maddi olarak veya silah konusunda destek veren ülkeler var mı?



“Düşmanının silahı senin de silahındır” felsefesine inanıyoruz ve silahlarımızın genelini Tayland Yönetimi’ne bağlı polis karakollarına ve askeri karargâhlara düzenlediğimiz baskınlar sonucu elde ediyoruz. Ayrıca hiçbir devletten maddi yardım almıyoruz. Çünkü devletler maddi yardım karşılında sizden son derece ağır isteklerde bulunuyorlar. Patani Halkı cihadı ve mücahidleri seven bir halk. Cihadımıza destek veren binlerce gönüllü ailemiz var. Gönüllü ailelerden her biri mücahidlere aylık olarak ortalama 63 baht (10 dolar) yardımda bulunuyor. Elimizdeki imkanlar kısıtlı; fakat Allah çalışmalarımızı bereketli kılıyor. İşgalci düşmana karşı verdiğimiz cihadda sadece Allah’a güveniyoruz. Eğer O dilerse zafere ulaşırız.





Patanili   Mucahid   Komutanla  Röportaj



“İSLAMİ HAREKETLER HALKA İNEMİYOR”



-İslam Dünyası’nda tarzını beğendiğiniz ve kendinize yakın gördüğünüz İslami hareketler hangileri?



İslam’ın kuvvet bulması ve Müslümanların maslahatı için çalışan bütün İslami hareketleri kendimize yakın görüyoruz. Ben kişisel olarak özellikle Hamas’ı çok beğeniyorum ve başta Halid Meşal olmak üzere Hamaslı mücahidleri takdir ediyorum. Bugün İslami hareketlerin bir çoğu ne yazık ki halka inemiyorlar ve halkın genelinin güvenini kazanamıyorlar. Halkın güvenini kazanamayan hareketler hiçbir zaman başarılı olamazlar. Bu nedenle İslami hareketler halkçı olmalılar ve içinde bulundukları toplumların güvenlerini kazanmalılar. Hamas halk için gerçekleştirdiği sosyal faaliyetler sayesinde bunu başardı ve bütün İslami hareketlere örnek oldu. Biz de Hamas’ın bu yönünü kendimize örnek alıyoruz.



-Filistin, Afganistan, Irak, Çeçenistan gibi bölgelerde de sizinle aynı dünya görüşünü paylaşan Silahlı Müslüman Savaşçılar var. Bu bölgelerdeki Müslüman Savaşçılarla aranızda herhangi bir ilişki veya irtibat söz konusu mu?



İslam bütün Müslümanları kardeş ilan ediyor. Bundan dolayı Filistin, Irak, Afganistan, Çeçenistan gibi bölgelerdeki mücahidlerle aramızda inancımız nedeniyle kardeşlik ilişkisi var. Her nerede olursa olsun mücahidlerin işgal güçlerine karşı verdikleri direnişi manevi olarak destekliyoruz. Fakat bu bölgelerdeki mücahid kardeşlerimizle aramızda askeri alanda herhangi bir ilişki yok. Biz dünyanın her yerinde cihad eden mücahid kardeşlerimize, özellikle de Filistinli mücahidlere her alanda yardım etmeye hazırız. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa’nın Yahudiler tarafından gasp edilmesi her Müslüman’ı olduğu gibi bizi de ağır şekilde üzüyor. Yahudiler bütün Müslümanların ortak düşmanıdır. Budist Tayland Yönetimi Patani’de Müslümanlara karşı yürüttüğü savaşta en büyük desteği İsrail Ordusu’ndan alıyor. Patani’de bize karşı savaşan askerlerin bir çoğu da İsrailli komutanlar tarafından eğitiliyor.



-Siz direnişçilerin saflarına nasıl katıldınız? Bize kişisel hikâyenizden bahseder misiniz?



Patani’nin özgürlüğü için savaşmaya başladığımda yaşım 17’idi. Askerler sürekli evlerimizi basıp, gençlerimizi gözaltına alıyorlardı. Bir baskın sırasında Taylandlı Askerlerin üst düzey komutanlarından birini öldürdüm ve köyümü terk ederek dağlara kaçtım. 17 yaşımdan beri İşgalci Tayland Ordusu’na karşı halkımın ve vatanımın özgür olması için savaşıyorum ve yıllardır dağlarda yaşıyorum. Yaşım artık 50’ye yaklaştı. Bundan sonra da gücüm yettiği kadar halkıma ve mücahidlere hizmet etmeye çalışacağım. Benim kişisel hikâyem bundan ibaret.





Patanili   Mucahid   Komutanla  Röportaj



“TÜRKİYE MÜSLÜMANLARA LİDERLİK YAPMALI”



-Türkiye hakkında neler biliyorsunuz?



Küçükken annemden hep İstanbul’u duyardım. İstanbul biz de Türkiye anlamına geliyor. Halife Abdulhamid İngilizlere karşı Patanililere yardım etmeleri için bir çok mücahidi Patani’ye göndermiş. Bu mücahidler İstanbul’dan gelmişler ve bir çoğu Patani’de şehid düşmüşler. İstanbul bizim için hilafetin merkezidir ve Türkiyeli kardeşlerimiz de halifemizin torunlarıdır. Türkiye Halkına son derece saygı duyuyoruz ve Türkiye’yi İslam Dünyası’nın en önemli ülkelerinden biri olarak görüyoruz. Türkiye’den Necmeddin Erbakan’ı ve başbakanınız Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyoruz. Ülkenizde başörtülü kızların üniversitelere giremediklerini de biliyoruz. Biz Türkiye’nin asıl kimliği olan İslam’a dönmesini ve tıpkı tarihte olduğu gibi Müslümanlara liderlik yapmasını temenni ediyoruz. Ayrıca Türkiye Halkından Patanili Müslümanlara sahip çıkmalarını ve bize dua etmelerini istiyoruz.

ADEM ÖZKÖSE



http://www.islam-tr.net/serbest-kursu/16573-patanili-mucahid-komutanla-roportaj.html

 


 

PATANİ CİHADI

PATANİ CİHADI

 

Patani, Tayland sınırları içerisinde ve Tayland’ın güneyinde yoğun olarak Müslümanların yaşadığı bölgenin adıdır. Tayland Müslümanları olarak bilinen bu kesimin büyük bir çoğunluğu köken olarak Malay ırkına mensuptur.

Güneydoğu Asya’daki tarihi antik çağlara dayanan Patani, 15. yüzyılda bir İslam krallığı haline geldi ve bu dönemde en parlak çağını yaşadı. Patani İslam Krallığı, 15. ve 17. yüzyıllar arasında önemli bir ticaret ve eğitim merkezi haline geldi. Patani, bu yüzyıllarda bölgeye akın eden sömürgeci güçlerin doğrudan saldırısına maruz kalmamış olsa da, yanı başındaki Siyam Krallığı’yla çetin bir mücadele içerisindeydi. Bu uzun süreli mücadele sürecinden sonra iç karışıklıkların da etkisiyle zayıflayan krallık, bölgedeki sömürgeci güç İngiltere’nin de desteğiyle daha sonraki yıllarda Siyam Krallığı’nın topraklarına dahil edildi.

Tampon bölge olmasının getirilerini kullanarak sömürgeci güçler arasında başarılı bir denge siyaseti izleyen Tayland, Güneydoğu Asya’da büyük güçler tarafından sömürgeleştirilemeyen tek ülke olarak kalmayı başarmıştır. Patani’nin İngiltere tarafından Tayland’a bırakılması da, büyük ölçüde sömürgeci güçler arasındaki reelpolitik dengeleri kullanmasıyla ilişkilidir. 1909 yılında resmen Siyam topraklarına dahil edilen Patani, bu yıldan itibaren sürekli bir direniş içerisine girdi. Tayland’ın 1938’de başlattığı reform hareketleriyle din, dil ve kültürel yapısına sürekli müdahale edilen Patani’deki direniş, 1940’lı yıllarda doruğa ulaştı.

Bu dönemde Patani siyasi direnişinin öncüsü olan Hacı Sulong’un meseleye uluslararası hukuk çerçevesinde çözüm bulma girişimleri, bölgenin adını nihayet dünya kamuoyuna duyurdu. Hacı Sulong’un amacı, Patani halkının dinî ve kültürel kimliğine yapılan müdahaleleri durdurmaktı. 1960’larda tekrar ortaya çıkan direniş grupları arasında bir birlik sağlanamamasından dolayı, Patani direnişi bu yıllarda 1940’lı yıllardaki kadar etkili olmadı. 1960–1980 yılları arasındaki mücadele dönemi, 1980’de göreve gelen uzlaşmacı Tay yönetiminin özellikle ekonomik alandaki yenilikleriyle duruldu.

1990’lı yıllarda kendilerine siyasi katılım hakkı da verilen Patani halkı, Tayland yönetimine karşı nötr bir tavır içerisine girdi. Lakin Patanililere verilen imtiyazlar, bu halkın Tayland’a karşı hissettiği tarihî öfkeyi ve süregelen ekonomik problemleri örtemedi. Öte yandan Tay yönetimi de, Patani halkını potansiyel tehlike olarak görmekteydi. Bu yüzden, önceki dönemdekiler kadar yoğun olmamakla birlikte bölge üzerindeki baskılar sürmekteydi.

Son 20 yıldır büyük ölçüde küllenmiş olan olaylar, 2000’li yıllarla beraber tekrar alevlendi. Amerika’daki 11 Eylül saldırıları sonrasında tüm dünyayı etkisi altına alan “terörizmle savaş” kasırgası, bu küçük bölgeyi de vurdu. Güneydoğu Asya’da, El-Kaide liderlerinden olduğu iddia edilen Endonezya kökenli Hambali’nin Tay toprakları içerisinde yakalanması gözlerin buraya çevrilmesine neden oldu. Ordularını bu bölgeye yönlendiren Tay yönetimi, bu konuda ABD’den yardım ve taktik takviyesinde bile bulundu. Birçok muhalif tarafından olayları abarttığı düşünülen Tay yönetiminin hızını alamayarak 28 Nisan ve 25 Ekim 2004’te meydana gelen protesto gösterilerine yaptığı sert müdahaleler, adeta bir savaş niteliğindeydi. 2004 yılı başından bu yana bölgede süregelen olaylar, bu mahzun halkın acılarını bir kez daha tazeledi.

Bölgede yaklaşık iki yıldır uygulanan sıkıyönetim döneminde 100’e yakın kayıp ve 1000’e yakın öldürülme hadisesi vuku buldu. Son olaylar, Güney Tayland olarak tanıtılıp ismen sahiplenilen bu bölgenin mânen dışlanmışlığının bir göstergesiydi.

Topraklarının sömürülmesi dışında Tayland’la hiçbir bağlantısı olmayan Patani halkının direnişi bilinmeye değer bir mücadeledir. Sayıca az olan bu halkın dinî ve kültürel değerleri uğruna verdiği büyük mücadele, Patani halkının özgürlüğe duyduğu özlemin ifadesidir. Bu değerleri kaybetmenin varoluşlarını anlamsızlaştıracağı düşüncesinde olan Patani halkı, bu düşüncenin bedelini hâlâ ödemektedir. Seslerini dünyaya duyuramamış bu halkın yıllardır verdiği mücadele bugüne dek devam etmiştir.

  

http://www.zeynepder.org/forum/index.php?topic=15521.0

 

 

COCA COLA FİRMASININ REKLAM RESMİ

 
VE COCA COLA FİRMASININ REKLAM RESMİ



COCA COLA'NIN DEĞİŞİK YAHUDİ BÖLGELERİNDEKİ REKLAMI:....

Üstteki yazının tercümesi: (Were moving to a new location !!! = Artik yeni yerimize tasiniyoruz !!!)

Alttaki yazının tercümesi:'COCA COLA İÇ, ISRAEL'E DESTEK OL !!!!!'''

Biliyormuydunuz ?

Firma karının % 50 sini İsrail Ordusuna aktarıldığını...

Dünyada en çok coca cola sevenlerin müslümanlar olduğunu

Belçika da Sağlık Bakanı Luc Van Den Bossche'nin Coca-cola 'nın

şişe veya kutulardaki tüm ürünlerinin piyasadan çekilmesini emrettiğini...

Ve Bakanlığın, Coca-Cola ürünlerini içen kişilerde ciddi zehirlenmeler görüldüğünü belirterek, Coca-Cola' nın

içinde kandaki alyuvarların erimesine neden ve kansızlığa yol açan 'hemolyse' maddesinin bulunduğunu açıkladığını...

YİNE AYNI NEDENLERDEN DOLAYI HİNDİSTANDA TAAMEN ,LETONYADA İSE OKULLARDA VE ÇOCUKLARA SATILMASININ YASAKLANDIĞINI...



UYAN ARTIK

HRİSTİYAN NİJERYALI ASKERLER MÜSLÜMANLARI ÖLDÜRÜYORLAR

Vahşi, yamyam, Çinliler Böcek değil Bebek bile yiyorlar!

Çinliler Böcek değil Bebek bile yiyorlar!



Bu pis canavarları şeytan vurmuş ve bırakıp gitmiş.



Bu pis mahluklar kedi, köpek ve fareleri yiyip bitirmişler, insan yemeye başlamışlar artık.

LÜTFEN RESİMLERE BAKIN ! (LİNKİ TIKLAYIN)





http://www.gokbayrak.com/tr/forum/viewtopic.php?f=8&t=28

 



 

 ÇİN'DE KEDİ YEME PAZARI-VİDEO

http://www.twohaf.com/2007/10/inde-kedi-pazari.html

ÇİN'DE KÖPEK YEME PAZARI

Bu çinliler ağzının tadını biliyor! İşin şakası görüntüler ürkütücü katliam dolu insanlar ne bulursa yiyor, böcek, fare, maymun kısaca ayrım yok. Avrupa ülkelerinde nasıl tavuk, domuz, inek vb. gibi çiftlikler varsa asya ülkelerinde bunlara benzer köpek çiftliklerinin olduğu biliniyor. Köpek etinin çok yüksek bir protein deposu olduğu söyleniyor. Türkiye'deki tavukların ayakları nereye gidiyor. Diye merak edeniniz varsa aydınlatayım Çin'e gidiyor. Diğer enteresan yemek türleride ilginizi çekebilir.





















Köpek bağırsaklarından sosisin hazırlanış aşamaları.











 

http://www.twohaf.com/2007/07/kpek-yermisin.html

 

DOĞU TÜRKİSTAN'DA ÇİN ZULMÜ










 



ZULÜM RESİMLERİ İÇİN TIKLAYIN

http://www.gokbayrak.com/


İSRAİL,ABD İŞKENCELERİ VE KATLİAMLARI (GAZZE-FİLİSTİN,IRAK,LÜBNAN VE GUANTOMONO)












 

6 Şubat 2012 Pazartesi

ABD li askerin itirafı











ABD'li askerin tarihe geçecek itirafı



 Irak'ta cami bombalayan, işkence yapan, cinayet işleyen bir ABD askeri yaptıklarını basın önünde itiraf etti.

İşte ABD'li askerin tarihe geçecek tüyler ürperten itirafı.



2003 yılından bu yana Irak'ı işgal altında tutan ABD Ordusunda görev yapan bir askerin tüyler ürperten itirafları gazetecileri şoka uğrattı. İtiraflarıyla basının önüne çıkan ABD askeri yaptıklarının pişmanlığıyla tüm olaylara açıklık getiriyor. Cami bombalamadan işkencelere, silahsız sivil cinayetlerinden dayak sıkandallarına kadar her türlü vahşeti gerçekleştirdiklerini anlatan ABD askeri yaptıklarını da barkovizyondaki fotoğraf ve görüntülerle tek tek açıklıyor. Tüyler ürperten görüntülerde bir cami minaresinin vurulması olayı, yolda yürüyen suçsuz ve silahsız bir adamın ailesinin gözü önünde vurulması, gece baskınları, işkenceler ve bunun gibi bir çok vahşete açıklık getiriliyor.



İşte ABD ordusunda Makineli tüfek nişancısı olarak görev yapan ABD askerinin itirfaları:



"ABD Ordusu Deniz Kuvvetleri 3. Tabur 'Kilo' bölüğünde makineli tüfek nişancısı olarak görev yaptım"



ŞİŞMAN ADAMIN ÖLDÜRÜLMESİ

"Bu adam masumdu. Adını bilmiyorum. Ona 'şişman adam' adını takmıştım. Evine doğru yürüyordu. Onu arkadaşlarının ve babasının gözünün önünde vurdum. Silahımdan çıkan ilk kurşunlar onu öldürmedi. Boynundan yaralanmıştı. Çığlık atmaya başladı ve gözlerimin içine baktı. Yanımda bulunan arkadaşıma döndüm ve ona 'bunun olmasına izin veremem' dedim. Silahımı bir daha ateşledim ve işini bitirdim. Ailesi gelip cesedini aldı. Cesedi yedi kişi ancak taşıyabiliyordu."



ÜSTLERİMİZ TEBRİK ETTİ

"İlk 'cinayetlerimizden sonra, üstlerimiz bizi tebrik etti. Bölük komutanım beni ve bölükteki diğer arkadaşlarımı şahsen tebrik etti. Bu şahıs, bize daha önce 'Kim ilk 'cinayeti'ni bıçakla gerçekleştirirse, Irak'tan dönüşte onu ödüllendireceğim' diyen şahıstı.



3. CİNAYETİN ÖYKÜSÜ

"Elimde Irak'ta çektiğimiz bazı görüntüler ve fotoğraflar var. Bu resimde gördüğünüz bisiklete binen adam, benim üçüncü 'onaylanmış cinayet' imdi. O gün CBS televizyonundan bir kameraman da yanımızdaydı fakat o diğer mangalarla gitti. Bu yüzden, ben ve diğer iki arkadaşım cinayetleri işledikten sonra öldürdüğümüz kişilerin fotoğraflarını çekiyorduk. Savaş bölgesinde görev aldığımız için heyecanlıydık."



GAZETECİLERE BELLİ ETMİYORDUK



"Yanımızda muhabirler olduğunda, hareketlerimiz değişiyordu. Herşeyi kuralına uygun yapıyorduk."



MİNAREYİ ÖFKELENDİĞİMİZ İÇİN VURDUK

(Minareye ateş açılması görüntüsü) "Bu görüntüler, bölüğümüzden bir asker vurulduktan sonra çekildi. Bizim için bu, öfkemizi dışa vurmanın bir yoluydu. Camiye ateş açmanın yasal olup olmadığını bilmiyorduk fakat bütün askerler yapıyordu çünkü öfkeliydiler."



GECE BASKINLARINDA AİLE REİSLERİNİ ELLERİMİZLE BOĞARAK ÖLDÜRDÜK
(Gece baskını fotoğrafları), "Baskınlar çoğunlukla sabaha karşı saat 3'te yapılıyordu. Kapıları tekmeyle açıyor ve aileleri korkutuyorduk."



(Elleri bağlanmış, yere çökmüş Iraklı'nın fotoğrafı) "Onu tutuklattım. Ne zaman öfkelensem, sinirimi ondan alıyor ve boğmaya çalışıyordum."



"Baskına gittiğimiz evlerde ailenin reisi sorun çıkarırsa, istediğimiz gibi icabına bakıyorduk. Bazen onları ellerimizle boğuyor, bazen de kafalarını duvara vuruyorduk."



BUNLAR GİBİ BİNLERCE HİKAYE VAR

"Şimdi burada benimle oturan herkesin buna benzer hikayeleri var. Şimdiye kadar Irak'a 1 milyondan fazla asker gitti ve geldi. Yani, bunun gibi binlerce hikaye var."



"Bugün burada bunları anlatabildiğim için mutluyum. Bu mutluluk sadece benim değil, buraya gelip de Irak'ta yaşadıklarımızı, yaptıklarımızı anlatamayacak durumda olan arkadaşlarımın da mutluluğu."



PİŞMANIM

"Bunlar benim itiraflarım. Masum insanlara karşı geçmişte duyduğum nefret ve onları maruz bıraktığım yıkım için üzgün olduğumu söylemek istiyorum. Bunları yapan diğer askerler adına da üzgün olduğumu söylemek istiyorum."



 
"Yaptıklarımız, o zamanlar, bizim için normal görünüyordu. Fakat gerçekte normal şeyler değil. Bunlar hala yaşanıyor. İnsanlar, bu savaşta neler yaşandığını sorgulayana kadar da bunlar devam edecek."
 
 
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=325198
 
 
 
İŞTE GERÇEK SOYKIRIMCI ÜLKE ABD.
 
 
http://www.youtube.com/v/2omy2HQtEwI&hl=en&fs=1
 
 


 

TEVRAT'TAN KATLİAM EMİRLERİ....





TEVRAT'TAN KATLİAM EMİRLERİ....
 
YEREMYA

BAB: 51

AYET: 19-23

S: 777 ... Ve Israil onun mirasinin siptidir; ismi ordularin RABBIDIR. Sen benim topuzum ve cenk silahimsin; ve seninle milletleri kiracagim; ve seninle ülkeleri helak edecegim. Ve seninle ati ve binicisini kiracagim. Ve seninle cenk arabasini ve binicisini.kiracagim; ve seninle erkegi ve kadini kiracagim; ve seninle kocamis adami ve genci kiracagim; ve seninle genç adami ve ere varmamis kizi kiracagim; ve seninle çobani ve sürüsünü kiracagim; ve seninle çiftçiyi ve çiftini kiracagim; ve seninle Valiyi ve Kaymakami kiracagim.



TSEFENYA

BAB: 2

AYET: 5

S: 887 ... Ey Kenan, Filistinliler diyari, RABBIN sözü size karsidir; seni yok edecegim, öyle ki artik sende oturan kimse olmayacak.



TESNİYE



BAB: 9

AYET: 22-23

S: 185 22Ve Allah'ın RAB o milletleri senin önünde azar azar kovacak; onlari çarçabuk bitiremezsin, yoksa senin üzerine kir hayvani çogalir. 23Ve Allahin RAB onlari senin önünde ele verecek, ve onlari helak edinceye kadar büyük kirginla kiracak.





TESNİYE

BAB: 20

AYET: 10-17

S: 197 13VE Allah'in RAB onu senin eline verdigi zaman, onun her erkegini kiliçtan geçireceksin; 14ancak kadinlari, ve çocuklari, ve hayvanlari, ve sehirde olan her seyi, bütün malini kendin için çapul edeceksin; ve Allah'in Rabbin sana verdigi düsmanlarinin malinin yiyeceksin. 15Bu milletlerin sehirlerinden olmayip senden çok uzakta bulunan bütün sehirlere böyle yapacaksin. 16Ancak Allah'in Rabbin miras olarak sana vermekte oldugu bu kavmlarin sehirlerinden nefes alan kimseyi sag birakmayacaksin; 17fakat onlari, Hittileri, ve Amorileri, ve Kenanlilari, ve Prezzileri, ve Hivileri, ve Yabusileri, Allahin Rabbin sana emrettigi gibi tamamen yok edeceksin;

HEZEKIEL

BAB: 39

AYET: 18-20

S: 828 Et yiyin, kan için 18Yigitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanini, koçlarin, kuzularin, ve ergeçlerin, bogalarin kanini içeceksiniz hepsi Basanin semiz hayvanlaridir. 19Sarhos oluncaya kadar kan içeceksiniz.

İŞAYA



BAB: 65

AYET: 12

S: 722 ...sizi kilicin kismeti edecegim, ve hepiniz bogazlanmak için iğileceksiniz.

YEREMYA

BAB: 16

AYET: 4

S: 739 Acikli ölümlerle ölecekler; onlar için dövünen olmayacak

YEREMYA

BAB: 12

AYET: 3

S: 736 onlari kasaplik koyunlar gibi ayir, ve öldürme günü için onlari hazirla

İŞAYA

BAB: 13

AYET: 15

S: 683 Ele geçen her adamin gövdesi delik-desik edilecek ve tutulan her adam kiliçla düsecek. Yavrulari da gözleri önünde yere çalinacak, evleri çapul edilecek ve karilari kirletilecek.



YEREMYA

BAB: 26

AYET: 32-35

S: 749 32Ordularin Rabbi söyle diyor: Iste milltten millete bela çikacak, ve dünyanin uçlarindan büyük kasirga kopacak. 33Ve o gün yerin bir ucundan yerin öteki ucuna kadar Rabbin öldürdügü adamlar olacak; onlar için dövünmeyecekler, ve ...

... ve onlar gömülmeyecekler; topragin üzerinde gübre gibi olacaklar; lesleri de yerin canavarlarina ve göklerin kuslarina yem olacaklar.

YEREMYA

BAB: 51

AYET: 19-23

S: 777 Sen benim topuzum ve cenk silahimsin; ve seninle milletleri kiracagim; ve seninle ülkeleri helak edecegim. Ve seninle ati ve binicisini kiracagim. Ve seninle cenk arabasini ve binicisini kiracagim; ve seninle erkegi ve kadini kiracagim;...

....ve seninle kocamis adami ve genci kiracagim;...

...ve ere varmamis kizi kiracagim;...

HEZEKIEL

BAB: 9

AYET: 5-6

S: 794 ihtiyari, genci ve ere varmamis kızı ve çocuklarla kadinlari helak için vurun, gözünüz esirgemesin, ve acimayin;

I. SAMUEL

BAB: 15

AYET: 3

S: 286 onlarin herseylerini tamamen yok et, ve onlari esirgeme; erkekten kadina,...

...çocuktan...

...emzikte olana...

...öküzden koyuna, deveden esege kadar hepsini öldür...



TESNİYE

BAB: 7

AYET: 1-3

S: 184

Ve Allah'in RAB onlari senin önünde ele verecegi, ve sen onlari vuracagin zaman; onlari tamamen yok edeceksin; onlarla ahdetmeyeceksin ve onlara acimayacaksin.

İŞAYA

BAB: 33

AYET: 12

S: 697 Ve kavmlar kirecin yanmasi gibi, kesilip atesle yakilan dikenler gibi olacaklar.



HEZEKIEL

BAB: 23

AYET: 25

S: 810 burnunu ve kulaklarini kesip düsürecekler, ve senden arta kalan kiliçla düsecek,



İŞAYA

BAB: 54

AYET: 17

S: 714 Sana karsi yapilan hiçbir silah ise yaramayacak; ve hükümde sana karsi kalkan her dili suçlu çikaracaksin.

BM barışgücü askerlerinin Somalili bir çocuğu ateşle işkencesi

 

BM barışgücü askerlerinin Somalili bir çocuğu ateşle işkencesi

 ( UN "peacekeepers" torture a Somali child over fire)

 

KESİK BAŞLI ŞEHİDE


 
Bu fotoğraf, şehide Zeyneb abu Salimin fotoğrafıdır.
 
 
 
KESİK BAŞLI ŞEHİDE


İslami örtü ile örtünmüştü.. nurluydu..güzel yüzlüydü. Başı hala tazedir..Mutlu olup olmadığını bilemezsin. İsrail katillerinin kurbanı olmuştu gençliğinin baharında. Gelecek için kimbilir ne hayaller kurmuştu?. Ama hepsi bitiverdi birden. İşte kafası kopartılmıştı gencecik fidan gibi bedeninden ve yerlere düşüvermişti.



Ebu Gureyb Zindanından bir başka mektup gelmişti yüreklerimizi sızlatan…



İŞTE FATMANIN TÜM İNSANLIĞI AĞLATMASI GEREKEN MEKTUBU:



RAHMAN VE RAHİM(OLAN)ALLAH'IN ADIYLA

”DE Kİ O, ALLAH BİRDİR.ALLAH SAMEDDİR.(HERŞEY ONA MUHTAÇTIR)O, DOĞRULMAMIŞ VE DOĞMAMIŞTIR.ONUN HİÇ BİR DENGİ YOKTUR.”



BU MÜBAREK SUREYİ ALLAHIN KİTABINDAN SEÇTİM.ÇÜNKÜ BU SURE BANA VE SİZE DAYANMA GÜCÜ VERİYOR. ÖZELLİKLE DE MÜSLÜMANLARIN KALBLERİNE HUŞU VE HAŞYET AŞILIYOR.



EY ALLAH YOLUNDA CİHAD EDEN KARDEŞLERİM...SİZE NELER ANLATSAM KARINLARIMIZIN DOMUZLARIN VE MAYMUNLARIN PİÇLERİ İLE DOLU OLDUĞUNU MU? YOKSA ONLARIN VÜCUTLARIMIZI KİRLETTİĞİNİ,YÜZLERİMİZE TÜKÜRDÜKLERİNİ VE GÖĞSÜMÜZDEKİ KUR'AN'I PARAM PARÇA ETTİKLERİNİ Mİ ANLATAYIM? ALLAH'U EKBER!



İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMU DÜŞÜNEBİLİYORMUSUNUZ? HAKİKATEN KIZ KARDEŞLERİNİZ OLAN BİZE HALA NELER YAPTIKLARINI BİLMİYOR MUSUNUZ? YARIN YÜCE ALLAH'IN HUZURUNDA HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ.



BU ZİNDANDA HİÇ BİR GECE GEÇMİYOR Kİ BU DOMUZ VE MAYMUN SÜRÜSÜNÜN AZGIN ŞEHVETLERİ VÜCUDUMUZU YIPRATMASIN. BEKARETİMİZİ BOZDULAR. ALLAHTAN KORKUN VE BİZİ BU CANİLERLE BERABER ÖLDÜRÜN. ONLARLA BERABER DUVARLARI ÜZERİMİZE YIKIN..ALLAHIN ARŞI ALTINDA BİZDEN FAYDALANMALARINA VE BİZE TECAVÜZ ETMELERİNE İMKAN TANIMAYIN..BİZE YAPILANLARDAN DOLAYI ALLAH'TAN KORKUN..BIRAKIN DIŞARIDA ONLARIN TANKLARI VE UÇAKLARI İLE UĞRAŞMAYI....EBU GUREYB ZİNDANLARINDA ZULME MARUZ KALAN BİZLERE ACIYIN...



BEN DİN KARDEŞİNİZ(FATMA)BİR GÜNDE 9 KEZ BANA TECAVÜZ ETTİLER, BU ZİLLETİ TAHAYYÜL EDEBİLİYORMUSUNUZ?...DÜŞÜNÜN GÖZLERİNİZİN ÖNÜNDE KIZKARDEŞLERİNİZE TECAVÜZ EDİLİYOR. NİÇİN BENİM İÇİN SİZİN KIZ KARDEŞİNİZ OLDUĞUMU TASAVVUR ETMİYORSUNUZ?



BENİMLE BİRLİKTE BU KARA ZİNDANDA EVLENMEMİŞ 13 KIZ KARDEŞİNİZ DAHA BULUNUYOR. HEPİMİZE BU KAHPE DUVARLAR ARASINDA TECAVÜZ EDİLİYOR. HALA ÇIĞLIKLARIMIZI İŞİTMİYORMUSUNUZ....?



NAMAZ KILMAMIZ ENGELLENDİ. ELBİSELERİMİZ ÇIKARILDI. GİYİNMEMİZE MÜSAADE EDİLMİYOR. BURADA KIZKARDEŞLERİNİZDEN BİRİ SİZE MEKTUP YAZDIĞIM GÜNÜN BİR KAÇ GÜN ÖNCESİ İNTİHAR ETTİ. BU KIZ KARDEŞİNİZ VAHŞİ BİR TECAVÜZE UĞRADIKTAN SONRA DÖVÜLDÜ. ALÇAKLAR BACINIZIN GÖĞÜSLERİNE VE BALDIRLARINA VURDULAR.



DAHA SONRA İNANILMASI GÜÇ İŞKENCELERDEN GEÇİRİLDİ. BUNA TAHAMMÜL EDEMEYEN BACINIZ BAŞINI ZİNDAN DUVARLARINA VURA VURA ÖLDÜ. İSLAMDA İNTİHAR HARAM OLMASINA RAĞMEN KARDEŞİNİZ İNTİHARA BAŞVURDU. BEN ONU MAZUR GÖRÜYORUM. ALLAH'TAN ONUN İÇİN MAĞRİFET DİLİYORUM. ÇÜNKÜ O BAĞIŞLAYANDIR VE ÇOK MERHAMETLİDİR. KARDEŞLERİM ALLAH RIZASI İÇİN NİDAMIZA KARŞILIK VERİN VE BİZİ ONLARLA BİRLİKTE ÖLDÜRÜN! UMULURKİ BÖYLECE RUHUMUZ HUZURA ERER.....



EBU GUREYB HAPİSANESİNDEN IRAKLILARA BU İKİNCİ MEKTUPTU GELEN. MEKTUP TÜM IRAKLILARI AĞLATTI. FATMANIN ZİNDANDAN GÖNDERDİĞİ MEKTUBUN IRAKLILAR ARASINDA YAYILMASINDAN SONRA PEŞİNDEN 100 MÜCAHİT EBU GUREYBE KAPISINA YÜRÜDÜ. DİRENİŞÇİLERİN FATMANIN MEKTUBU ARDINDAN HAPİSANEYE SALDIRDIKLARI VURGULANDI.DİRENİŞÇİLER SALDIRIDA 6 ABD ASKERİNİN ÖLDÜĞÜNÜ 10 ASKERİN DE ESİR ALINDIĞINI KAYDETTİLER. ESİR ALINANLARIN 7 Sİ KADIN ASKER OLDUĞU BELİRTİLDİ.



BUNLAR SEBEPSİZ DEĞİL..



ÜMMET BİR BEDENDİR. BİR KISMI HEP REFAH İÇİNDE HEP GÜLMEKTE DÜNYA NİMETLERİNE GARK OLMUŞSA,BUNUN DİYETİNİ DİĞER KISMI ÖDEMEKTE...



Ve…Yeni Bir Haber….



Irak’ta, Musul kentinde düzenlenen bir operasyon sırasında hamile bir Iraklı kadını tekmeleyen 3 Amerikan askerini Kayser Sadi adlı Irak askeri öldürdü.



“Lübnan’da yayımlanan El Ahbar gazetesinin Iraklı güvenlik kaynaklarına dayandırarak verdiği habere göre, iki gün önce Amerikan askerleri ve Irak ulusal muhafızları, Musul’un Keyyare semtinde operasyon düzenledi.



Bir eve yapılan baskın sırasında Amerikan askerlerinin hamile bir kadını tekmelediğini gören Iraklı asker Kayser Sadi, önce Amerikalılara engel olmak istedi. Tartışmanın büyümesi üzerine Sadi, biri rütbeli subay olmak üzere 3 Amerikan askerini öldürürken, kendilerine refakat eden tercümanı da yaraladı.



Olayın ardından Sadi’nin ABD güçleri tarafından gözaltına alındığı belirtildi. Hadise bölgede geniş yankı bulurken, birçok duvara ‘Eline sağlık Kayser’ yazılarının yazıldığı, aynı ibarenin bulunduğu pusulaların da halka dağıtıldığı kaydedildi. El Ahbar, Sadi’nin bir yıldır Irak ordusunda görev yaptığını da ifade etti.”



KÖPEKLER HAKETTİKLERİNİ BULMUŞLAR….



Ne çare? Binlerce Irak askerinin arasından bir tane Kayser Sadi çıkmış. Yetmiyor. Zulmü durdurmak, ırz düşmanlarını cehenneme göndermek için yetmiyor. Yüzlerce, binlerce Kayser Sadi olmalıyız zulmü, ahlaksızlığı, kötülüğü ve başımızdaki sömürüyü durdurmak için….



Katil İsrail, katil Amerika!



Bunlarla ortak hareket eden katil ülkeler ve katil işbirlikçiler!



Bunların mallarını ithal eden ithalatçilar, bunların mallarını satan tüccarlar, bunların mallarını pazarlayan pazarlamacılar, bunların mallarını ecnebi hayranlığı içinde satın alan tüketiciler!



Bu cinayetlerde acaba payınız ne kadar, hiç hesabını yaptınız mı?



HALA MI UTANMAZ ,HALAMI USLANMAZ,İBRET ALMAZ BİR ÜMMET OLDUK BİZLER



İŞTE IRAK, FİLİSTİN, AFGANİSTAN, SOMALİ ,ÇEÇENİSTAN ,DARFUR ......VE DÜNYANIN DÖRT BUCAĞI....



ONLARIN ELLERİ YAKAMIZDA OLACAK, HESABINI VEREBİLECEKMİYİZ?...



AĞLAYALIM, GÖZYAŞLARIMIZI DÖKELİM. ÇÜNKÜ, EN AZINDAN AĞLAMAK VAKTİ BU AN



AMA O BACILARIMIZIN YAŞADIKLARINA AĞLADIĞIMIZ KADAR , KENDİ YAKAMIZA ONLARIN HESAP SORAN ELLERİ YAPIŞTIĞI AN UTANCIMIZDAN “ALLAHIM, CEHENNEMİN NEREDEYSE GÖSTER GİREYİM YETERKİ BİTSİN BU AZAB” DİYECEK KADAR PİŞMAN OLACAĞIMIZ O DEHŞET ANI İÇİN AĞLAMALIYIZ...



EĞER GENE DE AĞLAYAMIYORSAK BİTMİŞİZDİR, TÜKENMİŞİZDİR ARTIK….

BAŞÖRTÜSÜ ZULMÜ






ABD-İSRAİL'İN KANLI ANTLAŞMASI

23 YAŞINDAKİ FİLİSTİNLİ MOH'D SALEH'İN BAŞINA GELENLER






23 YAŞINDAKİ FİLİSTİNLİ MOH'D SALEH'İN BAŞINA GELENLER
 


Önce 23 yaşındaki Filistinli Moh'd Saleh'i tutukluyorlar, Şu anda bunda yanlış bir şey yok gibi.


Daha sonra Moh'd'un üzerinde bomba olma ihtimaline karşı onu hareket edemeyeceği şekilde yere yatırıyorlar. Hâlâ anormal bir şey yok. Onu hala yerde tutuyorlar ve ikinci bir Filistinliyi sorguluyorlar. Onu tamamen kontrol altına aldıkları ve duruma hakim oldukları görünüyor. 


Bu yeterli değil mi? Şimdi üzerinde bomba olmadığına emin olmak için elbiselerini çıkarıyorlar.Yerde neredeyse tamamen çıplak olduğundan tamamen silahsız ve tepkisiz, üzerinde bomba olduğuna dair hiç bir işaret yok. Peki İsrail gibi insan haklarına saygılı, demokratik bir ülke ne yapar? Onu tutuklar mı? Hayır orada infaz ederler.


Sizler rahat evlerinizde oturuyorken bu katliamlar Filistin'de günlük hayatın bir parçası olmaya başladı. Şimdi en azından bu fotoğrafları herkesle paylaşın.Özellikle Batılı tanıdıklarınız varsa onlardan başlayın ki onlar da Filistin'de neler olduğu hakkında fikir sahibi olabilsinler.
 

BOSNA'DA BU VAHŞETİ UNUTMAYIN!-(VİDEO)






            BOSNA'DA BU VAHŞETİ UNUTMAYIN!




Tam 312 bin kişi... 35 bini çocuk... Bir video kaydı var ki o vahşetin belgesi. İşte o kayıt ve unutulmaması gerekenler!



Avrupa'nın göbeğinde 312 bin kişi öldü, 35 bini çocuktu... 50 bin kadın tecavüze uğradı... 2 milyon kişi evini terketti, 18 bin kişi ise hala kayıp...



Son bulunan toplu mezarlardan çıkarılan şehitlerden kimliği belirlenebilmiş olan 300 kişi bugün toprağa veriliyor.



Srebrenista Potocarı Şehitliğindeki anma törenleri TRT İnt ve TRT Türk'ten canlı yayınlanıyor.



Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından birini teşkil eden Bosna Savaşı (1992-1995) esnasında Uluslar arası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna Hersek’te 312.000 kişi hayatını kaybetti. Bu kayıpların 200.000 kadarı Boşnak halkına ait olup bu halk dünyanın gözü önünde sistematik bir soykırıma tabi tutulmuştu.





Bölgede her geçen gün yeni toplu mezarlar açığa çıkıyor. Bu güne kadar 370’in üzerinde toplu mezar bulundu. 28.000 kayıp insandan 25.000’inin Bosnalı Müslüman olduğu söyleniyor. Elde edilen bulgulara dayanılarak soykırıma uğrayanların sayısının 20.000’e kadar çıkabileceği tahmin ediliyor.



internethaber


http://www.haberdem.com/haber/16546/Bu-v...mayin.html

MÜSLÜMANLARI SEN KURTARACAKSIN-UYAN ARTIK(VİDEO)



 

 






      
MÜSLÜMANLARI SEN KURTARACAKSIN


Bosna'da bacılarımızın ırzına geçtiler, televizyondan izledik, dua ettik...



Çeçenistan'ı kan gölüne çevirdiler, televizyondan izledik, dua ettik...



Afganistan'da taş üstünde taş kalmadı, televizyondan izledik, dua ettik...



Irak'ta 100 binden fazla insan katledildi, televizyondan izledik, dua ettik...



Filistin'de çocuklar tanklara taş attı, televizyondan izledik, dua ettik...



Lübnan'da melek gibi bebekleri öldürüyorlar, yine televizyondan izliyoruz ve yine sadece dua ediyoruz...



Sıra bize geldiginde, tepemize bombalar yağmaya başladiginda, kendimizi çok güvende hissettigimiz evlerimiz başımıza yıkıldığında, acaba bizim için de dua edecek müslüman kalacak mi dünyada?



Uyan ey Müslüman uyan!Dua etmekten başka yapabileceğin çok şey var...



Ey kadınlar! Kollarınıza, gerdanlarınıza, parmaklarınıza bakın! O altinlar mi götürecek sizi cennete, yoksa o altınları gönderebileceğiniz mazlumlarin duasi mi?



Ey erkekler! Banka hesaplarınıza , kredi kartlarınıza bakın! O kartlarla mı geçeceginizi sanıyorsunuz cennetin kapısından, yoksa o kartlar vesilesiyle yardım yollayabileceğiniz mazlumlarin duasiyla mi?



Ey parasina kıyamayanlar! Destek olamiyorsunuz madem, köstek olmayin! Yarin kafamiza sıkılacak kurşunun parasını ödemeyin, onların mallarını almayın! Bir tek ben almasam ne olur demeyin, siz üzerinize düşeni yapın, devamını Allah'a bırakın...



Ey müslüman! Sanma ki dünyayı saran canavarlardan seni melekler kurtaracak. Hayır! Müslümanları sen kurtaracaksın! Yeter ki Allah'ın sana bahsettigi maddi ve manevi imkanları doğru kullan...







UYAN VE BU ZULUMLERE DUR DE !



Siyonist israil,bir milleti yok ediyor.



bir millet tarih sahnesinden siliniyor.



Tanklar,uçaklar sivil halkı bombalıyor.



Evler yıkılıyor,ocaklar sönüyor.



yarın sıra sana gelmeden yapılan zulme "DUR" demelisin!



Eyy 26 milyon 400 bin km'ye sahip olan,yeryüzüne 600 sene adaleti ve merhameti getiren,yaralı düşmanına bile yardım ederken hançerlenen,yeni doğan çocuğunu bile ezan okunduğunda namaza alışsın diye uyandıran Osmanlının yetim torunu;daha ne kadar susacaksın.



Bağdat'ta askerinin başına çuval geçirdiler sen sustun,



peygamberine küfür ettiler sen yine sustun,



senin ayağa kalkman için illa başına silah mı dayamaları gerekiyor?



Yeter artık,kalk ayağa,uyan artık...



Filistin'de,Çeçenistan'da ve dünyanın heryerindeki müslüman kardeşine sahip çık,in meydanlara...



sesin Gazze'den,Filistin'den,Bağdat'tan duyulsun.



Uyan artık uyan!...





(ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM)

AFGAN CİHADI-TALİBAN VE ABD İŞGALİ


 
 
 
AFGAN CİHADI


Sovyetler Birliği'nin Aralık 1979'da Afganistan'ı işgali, 9 yıl sürecek bir maceraya atılmasına; Sovyetlerin dağılmasına varan gelişmelere ve hem iç ve hem de dış etkilere maruz kalmasına sebep oldu.



Afganistan krallıkla yönetilen bir devlet idi. Ülkede 1973 yılında Davud Han liderliğinde Cumhuriyet ilan edildi.Davud Han'ın hazırladığı anayasa 1977'de kabul edildi.Davud Han devlet başkanı sıfatıyla kendi aile çevresinden, yakınlarından, devrik kraliyet ailesinin üyelerinden kurulu bir hükümeti iş başına getirdi.Bunun üzerine 10 yıldır ayrı çalışan iki sol örgüt, Halk ve Bayrak partileri Davud Han'a karşı birleştiler.Halk kanadı lideri Hafızullah Amin'in düzenlediği bir darbeyle Davud Han devrildi, kendisi ve aile üyelerinin çoğu öldürüldü.27 Nisan 1978'de Afganistan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu.Ama Halk ve Bayrak kanatları arasındaki birlik hızla bozuldu.Orduya dayanan Halk kanadı giderek güçlendi.Yeni yönetimin reform programında kadınlara eş** haklar, toprak reformu ve klasik marksist - leninist doğrultuda yönetsel önlemler yer alıyordu.Temel Afgan kültür öğeleriyle çatışan bu program ve siyasal baskılar, nüfusun geniş kesimlerini karşısına aldı.1978 yazında Nuristan bölgesinde ilk ayaklanmalar patlak verdi ve eşgüdümsüz de olsa tüm ülkeye yayıldı.5 Aralık 1978'de, Sovyetler ile Afganistan arasında Dostluk, İyi Komşuluk ve İşbirliği Antlaşması imzalandı.



Sovyet darbesi ve işgali



Bu gelişmelerden kısa süre sonra ülkede Sovyet yanlısı iktidara karşı ulusal direniş hareketi başladı. Ayaklanmalar karşısında Afgan ordusu güçsüz kalınca iktidarda bulunanlar Sovyetler'den yardım talep ettiler. Bu talep üzerine ve kısa sürede Afganistan'a çok sayıda Sovyet uzmanı ve askeri geldi. Sovyetler, 27 Aralık 1979'da ülkeyi fiilen işgal ettiler.Devlet başkanı Hafızullah Amin öldürüldü ve yerine Babrak Karmal getirildi.Sovyetler'in işgal hareketi, çok sayıda Afganlı'nın Pakistan ve İran'a sığınmasına sebep oldu.



Pakistan, bu durum üzerine BM'ye ve İslam Konferansı Örgütü'ne başvurarak, Afganistan'daki gelişmelerin önlenmesini ve Sovyet askerlerinin çekilmesini istedi. Ancak, bu girişimlerden sonuç alınamadı.



Ülkenin işgali milli direnişe yol açtı. 1980'de ülke içindeki bazı gruplar sovyet işgaline karşı birleştiler.Mücahit olarak adlandırılan güçlerin silahlı direnişi 1984'te yoğunlaştı.Afgan mücahitleri Sovyetler'e büyük kayıplar verdirdiler.


Uluslararası tepkiler



Mücahitlerin direnişleri, çevre ülkeler ve Batı dünyasını da harekete geçirdi. Çünkü, Afganistan'ın Sovyet kontroluna girmesi, onların, Hint Okyanusu'na ve keza İran üzerinden Basra Körfezi'ne çıkmalarına imkan vermekteydi. Bu durum, Batı ülkelerini olduğu kadar, İran, Çin ve Pakistan gibi çevre ülkelerini de tehdit eden bir durum yaratmaktaydı. Keza, dünyanın diğer süper gücü Amerika gelişmelerden en çok endişe duyan ülke idi. ABD, Sovyetler'in bu teşebbüsü üzerine SALT-II Antlaşmasını onaylamaktan vazgeçti ve 5 Ocak 1980'de bu ülkeye yaptığı tahıl ihracatını da durdurdu.Ayrıca Sovyet işgaline tepki olarak, ABD ve 70'e yakın ülke Moskova'da düzenlenen 1980 Yaz Olimpiyatları'na katılmadı.



1982 yılında BM'ce ele alınan Afganistan sorunu; Afganistan, Pakistan, ABD ve Sovyetler Birliği arasında yapılan görüşmelerle çözüme kavuşturulmaya çalışılmakta idi. Ancak, görüşmeler uzun süre devam etti ve sorun 14 Nisan 1988 Cenevre Antlaşması ile çözümlendi. Cenevre Antlaşmasının imzalanmasından sonra, Sovyet askerleri 1988-1989 yılı içinde Afganistan'dan çekildiler. Sovyetler'in çekilmesinden sonra ülkede "mücahit" gruplar birleşerek bir hükümet kurdular. Fakat bir süre sonra iktidar için iç çekişmeler başladı. Afganistan olayı BM. temsilcisi Perez de Cuellar'ın siyasi işler yardımcılarından Diego Cordovez'in gayretleri ve altı yıllık bir çabadan sonra çözüme kavuştu. Amerikan Dışişleri Bakanı Schultz ile Sovyet Dışişleri Bakanı Şevardnadze arasında 21-23 Mart 1988'de Washington'da yapılan toplantılarda son pürüzleri giderildi ve Afganistan ile ilgili antlaşmalar 14 Nisan 1988'de Cenevre'de imzalandı. Bu antlaşmalar 4 esas belgeden meydana gelmektedir. Bunlar:



a. Karşılıklı Münasebetlerin İlkeleri Konusunda İkili Anlaşma ile; Afganistan ve Pakistan, birbirlerinin egemenlik, siyasi bağımsızlık, toprak bütünlüğü ile güvenlik ve bağlantısızlık ilkelerine saygı göstermeyi ve birbirlerinin içişlerine karışmamayı taahhüt etmekteydiler.



b. Milletlerarası Garantiler Konusunda Deklerasyon ise; Amerika ile Sovyetler Birliği arasında imzalanmış olup, Afganistan ile Pakistan'ın içişlerine karışmayacaklarını ve birinci belgedeki ilkelere saygı göstereceklerini belirtiyorlardı.



c. Mültecilerin Kendi istekleri ile Dönmelerine Dair Anlaşma da; mültecilerin serbestçe evlerine dönmelerinin sağlanması hususundaki tedbirleri kapsamaktaydı.



d. Diğer İlgili Konular Anlaşması ise; bu anlaşmalarla ilgili diğer konuların ne şekilde ele alınacağını belirtmekteydi. Bu antlaşmalarda dikkati çeken nokta, Sovyetler'in Afganistan'dan çekilmesine dair herhangi bir ifadenin yer almamış olmasıdır. Buna göre, Sovyetlerin bölgeden çekilmesi, ikinci belge olan "Garantiler Deklarasyonu" çerçevesinde gerçekleşecekti. Bununla, Sovyetler'in prestijleri korunmaya çalışılmıştı.



Nitekim, Sovyetler'in Afganistan'dan çekilmeleri konusunda Amerika ile bir takvim tespit edildi ve 120. 000 kişilik Sovyet işgal kuvvetinin 15 Şubat 1989'a kadar çekilme işlemini tamamlaması kararlaştırıldı.


Sonuçları



Afganistan sorunu Sovyetler Birliği açısından da önemli sonuçlar doğurdu. İşgal olayı, başarısızlık ve hezimetle neticelendi. Başarısızlık, Sovyet peykleri arasında olumlu tesirler yarattı ve bu ülkelerde Sovyetler'e karşı bağımsızlık mücadelesine yol açtı. Bu nedenle Afganistan hezimeti Sovyetler Birliği'nin dağılmasında önemli rol oynadı. Sovyet işgali, Afganistan'da, günümüzde de devam eden sorunların bir ölçüde temelini teşkil etti. Nitekim, Afganistan 1997'de aşırı dinci Taliban örgütünün ülkeyi sarsan olaylarına sahne oldu. Taliban örgütünün faaliyetleri tüm dünyayı ve özellikle de Rusya'yı yakından etkiledi. Mücadele bir süre sonra Taliban ile Özbek asıllı general Raşid Dostum kuvvetleri arasında iç çatışmalara dönüştü. Taliban Örgütü'nün özellikle Tacikistan'ı da hedef olarak alması, Rusya'yı daha da endişelendirdi. Gelişmeler üzerine Bağımsız Devletler Topluluğu Güvenlik Konseyi 27 Mayıs 1997'de Moskova'da toplandı ve Afganistan'daki gelişmeleri görüştü. Rusya ile BDT üyesi Orta Asya ülkeleri Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan Taliban rejiminden kaçanların mülteci akımına karşı sınırda önlemlerini artırdılar. Tacikistan ve Kırgızistan'da 30,000 kişilik Rus askeri alarm durumuna geçirildi. Sonuç olarak Afganistan ne zaman sona ereceği tahmin edilemeyen bir iç kargaşa ortamına girdi.









TALİBAN VE ABD İŞGALİ


 Şah Mesud Suikasti Ülkenin kuzeyinde Taliban güçleriyle Kuzey İttifakı güçleri arasındaki çatışmalar tüm hızıyla sürerken 9 Eylül 2001 tarihinde Afganistan’ın kuzeydoğusundaki Hoca Bahauddin kasabasından bir haber geldi. Kuzey İttifakı’nın lideri Ahmet Şah Mesud, uğradığı suikast sonucu öldürülmüştü.
» 11 Eylül ve Afganistan'a Müdahale Bu suikastten sadece iki gün sonra 11 Eylül 2001’de ABD’nin New York ve Washington kentlerinde gerçekleşen saldırılarda 3.000’in üzerinde insan öldü. Bu saldırı, Afganistan’ın, ABD’nin birinci hedefi haline gelmesine yol açtı. Saldırıdan hemen sonra bir televizyonda konuşma yapan ABD Başkanı George Bush ...

 
» Kuzey İttifakı Taliban’ın kolayca devrilmesini sağlayan Kuzey İttifakı, Peştun olmayan etnik gruplardan oluşuyordu. Kuzey İttifakı’nın gücü kuzeydoğu kalesi Bedehşan, Tehar eyaleti ve Penşir Vadisi’ni koruyan Tacik ve Özbek askerlerine dayanmaktaydı.
1992 yılında Kandahar’da mahalli bir çete liderini öldürmesiyle gündeme gelen Taliban, 1994’ten Şubat 1995’e kadar kısa bir süre içerisinde Hikmetyar’ın kontrolü altında olan Kandahar’ı ve güney bölgelerini ele geçirdi. Dostum’un yardımı ile Herat’ı ve Eylül 1996’da Kabil’i ele geçirdi. Hazaraların lideri de Taliban tarafından ele geçirildi.

Taliban hareketi 1995 yılında Kabil’in güneyine yerleşen Hikmetyar’la anlaşarak başkent üzerine yürümüş, iki yıl süren çabalar 1996 yılının Eylül ayında Ahmet Şah Mesud’un askerlerini kuzeye çekmesiyle sonuç vermiştir. Kabil’i ele geçiren Taliban İslam devletini kurduğunu açıklayarak Molla Muhammed Ömer’i Halifet‘ül-Müslimin (İslam Halifesi) olarak ilan etmiştir. Kabil’de kontrolü sağlayan öğrencilerin aynı gün gerçekleştirdiği ilk icraat ise BM binasında dört yıldır saklanan eski devlet başkanı Necibullah’ı asmak olmuştur.

Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinin ardından, sadece ülkenin kuzey bölgelerinde kalan Taliban karşıtı gruplar, kuzey ittifakını oluşturmuş ve Ahmet Şah Mesud’u ittifakın başına getirmişlerdir. Bu dönemde özellikle Afgan cihadı sonrasında kendilerine Afgan Arapları denilen yüzlerce Arap, Kabil ve ülkenin güneyindeki aşiret bölgelerine yerleşmiş ve aileleriyle Afganistan’da yaşamaya başlamışlardır.

Taliban yönetimi döneminde Afganistan, adeta kendi yağıyla kavrulan bir yalnızlıklar ülkesi haline geldi. Taliban yönetimi ülkede bireysel silahları halktan toplamaya başladı. Özellikle Kabil’in Taliban’ın eline geçtiği 1996 yılından düşüşüne kadar ülkede öne çıkan en önemli husus, güvenliğin tamamen sağlanması oldu. Taliban döneminde hukuki cezalarda İslam şeriatı uygulanmak istendiyse de yoksullukla mücadele eden halka yönelik bilinçsizce girişilen bazı uygulamalar halkın tepkisini çekti. Bu arada 1998 yılında ülkede başlayan ve tam üç yıl süren kuraklık da Afganistan’ı dış dünyanın yardımına muhtaç hale getirdi. Taliban açlık ve sefaletle boğuşan ülkede özellikle Batılı yardım kuruluşlarının misyonerlik faaliyetlerinde bulunması üzerine, ABD’li yardım kuruluşlarını sınır dışı etme kararı aldı.


 
» Şah Mesud Suikasti Ülkenin kuzeyinde Taliban güçleriyle Kuzey İttifakı güçleri arasındaki çatışmalar tüm hızıyla sürerken 9 Eylül 2001 tarihinde Afganistan’ın kuzeydoğusundaki Hoca Bahauddin kasabasından bir haber geldi. Kuzey İttifakı’nın lideri Ahmet Şah Mesud, uğradığı suikast sonucu öldürülmüştü.
» 11 Eylül ve Afganistan'a Müdahale Bu suikastten sadece iki gün sonra 11 Eylül 2001’de ABD’nin New York ve Washington kentlerinde gerçekleşen saldırılarda 3.000’in üzerinde insan öldü. Bu saldırı, Afganistan’ın, ABD’nin birinci hedefi haline gelmesine yol açtı. Saldırıdan hemen sonra bir televizyonda konuşma yapan ABD Başkanı George Bush ...


 
» Kuzey İttifakı Taliban’ın kolayca devrilmesini sağlayan Kuzey İttifakı, Peştun olmayan etnik gruplardan oluşuyordu. Kuzey İttifakı’nın gücü kuzeydoğu kalesi Bedehşan, Tehar eyaleti ve Penşir Vadisi’ni koruyan Tacik ve Özbek askerlerine dayanmaktaydı.
Afganistan’da ekonomik zorluklar sürerken Kenya ve Tanzanya’daki ABD büyükelçiliklerine yönelik gerçekleşen saldırılar bu ülkeyi bir anda dünya gündeminin birinci maddesi yaptı. Bill Clinton başkanlığındaki ABD yönetimi her iki saldırının arkasında da Afganistan’da yaşadığı bilinen Üsame bin Ladin’in olduğunu açıkladı ve Afganistan ilk kez ABD’nin doğrudan hedefi haline geldi. Bin Ladin Nairobi ve Darüsselam’da eş zamanlı yaşanan bu saldırıları sahiplenmedi. Buna rağmen ABD 29 Ağustos 1998 tarihinde Ladin’in barındığı sanılan Host ve Celalabad kentlerine saldırı düzenledi. Ardından Ekim 1999’da zaten sefalet içinde bulunan Afganistan’a karşı ekonomik ve siyasi ambargo uygulanmaya başlandı.

Önce Kandahar’da kontrolü sağlayan öğrenciler, ülkenin kuzeyindeki vilayetler dışındaki bütün kent ve kasabaları ele geçirdiler. Taliban’ın hızla yükselişi, nasıl ve kimler tarafından kurulduğu konusu her zaman tartışılmış, özellikle ABD ve Pakistan istihbaratının bu örgüt üzerindeki etkisi değişik zamanlarda kendisini göstermiştir. Birçok Afganistan uzmanının atladığı bir ayrıntı ise bu esrarengiz örgütün nasıl kurulduğu hakkında bize fikir vermektedir.

ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA’nın Güney Asya’daki en büyük merkezi Taliban’ın ilk ortaya çıktığı Kandahar’a oldukça yakın bir kent olan Quetta’dadır. Bu hareketin ilk çıktığı günlerde Pakistan gazeteleri, Quetta’daki bazı önemli toplantılardan haber vermekteydi. Aralarında ABD’li, Pakistanlı ve eski Afgan subayların bulunduğu üst düzey toplantılarda nelerin konuşulduğu üstü kapalı olarak bu gazetelerde yer aldı. Bu toplantılardan çok kısa bir süre sonra Taliban hareketinin ortaya çıkması da elbette birçok uzmanın Taliban’a temkinli yaklaşmasına neden olmuştur.


 

http://afganistan.ihh.org.tr/tarih/taliban/taliban.html